Ahu Türkpençe Reklam Röpörtajı

Henüz yorum yok - Yorum yaz!

En son Duru sabun ve Duru şampuan reklamlarında izledik onu. Markamız gibi duru bir, güzelliği var ve dergimizin ilk sayısında da onunla söyleşi yapalım istedik. Ahu Türkpençe, oyunculuğa nasıl başladığından, ailesine ve reklam filmine kadar sorularımızı yanıtladı.


Ögrendik ki, o da "Evyap Ailesi"ni çok sevmiş.

Sizi "Bir İstanbul Masalı" dizisiyle tanıdık. Oyunculuğa nasıl başladınız?
Üniversite sınavlarına girdim ve Yıldız Teknik Üniversitesi Fizik BöIümü'nü kazandım. Öğrenciliğim devam ederken bir yandan da pandomime gidiyordum. İki sene pandomim yaptım. Okulumun üçüncü yılında, sahnenin beni daha çok mutlu ettiğini fark ettim. Bir an evvel okuldan çıkıp, sahnede bir şeyler yapmak istiyordum. Okulumu bıraktım ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi (MSM) Sınavlarına girip, kazandım. MSM Tiyatro Bölümü'nden mezun oldum. Dört Yıllık bir okul ve okulun ilk yılında çalışmamız yasaktı. İkinci yıldan itibaren hem televizyon hem de tiyatro oyunlarında oynamaya başladım. TRT'de çocuk programında sunuculuk yaptım. Yine TRT'de yayınlanan "Yedi Numara" sonra "Güzel Günler" ve "Azat" adlı dizilerde oynadım. Yaptığım bir iş, sonrakinin referansı oldu ve "Bir İstanbul Masalı" dizisi ekibinden teklif geldi. Geniş kitleler bu diziyi izlediği için, insanlar beni bu diziyle tanımış oldu.

Neden pandomimle başladınız?
Pandomim, tiyatronun bir dalı ve mimiklere dayalı sessiz
bir oyundur. Burada vücuduna ve mimiklerine daha çok
önem vermen gerekiyor. Pandomimle başlamış olmam
benim şansımdır. İlk önce vücudunu eğitip, kasların üzerine kafa yorup, vücuduna esneklik kazandırıyorsun. Sahnede çok rahat parende atıp, amuda kalkacaksın, top
çevireceksin. Bunların olması gerekiyor. Benim duygum var, oynayayım demekle olmuyor.

Çok iyi bir ekiple çalışıyorsunuz. Ekiple ilişkileriniz nasıl?
Kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü çok iyi insanlarla çalışıyorum. Onlar yılların oyuncuları ve 'aramızda mesafe olmalı' demiyorlar. Hepsi hayatın içinde, çok güzel insanlar. Set arasında diziyle alakası olmayan konular hakkında sorularımı yanıtlayıp, deneyimlerini aktarıyorlar. Arsen Gürzap'a diyaloglar ve Esma karakteri üzerine tıpkı öğretmene soru sorarmış gibi sorularımı sorar ve cevaplarını alırım.

Esma karakterinde kendinizden bir şeyler buluyor musunuz?
Hayır. Bizim tek ortak özelliğimiz, ortanca çocuk olmamız. Esma bana göre daha durgun ve daha sakin. Ben daha canlıyım. Çabuk sinirlenirim, çabuk gülerim. Hemen
unuturum, kin tutamam. Esma durgun, her şeyi içinde yaşıyor. Unutmuyor, biriktiriyor. Esma sanki benden daha büyükmüş gibi davranıyor. Bana herkes "aynı Esma gibi"
diyor, ama değilim. Onlar beni bilmiyor, canlandırdığım karakter gibi görüyorlar. Bunun dışında çok farklı bir şey oynayayım, desinler ki; burada da çok farklı oynuyor. Başka farklı bir rol olsun orda da oynayayım ve insanların aklında şu olsun: "Biz Ahu'yu çağıralım. o, bu karakteri canlandırır." desinler. Bir doktoru oynuyorsun bundan sonrada hep böyle rolleri sana veriyorlar. Sanki sen doktormuşsun başka bir şey yapamazmışsın gibi. Senin oyuncu
olup olmadığına bakılmıyor, neyi canlandırdığına bakıyorlar, bire bir sen oymuşsun gibi davranıyorlar.

Ailenizi bize biraz anlatır mısınız?
Abim bilgisayar mühendisi, kardeşim modern dansa gidiyor. Babamı kaybettim ve annem de ev hanımı. Anneme çok taparım. O bana her zaman destek oldu. Benimle gurur duymasını çok istiyorum. Neredesin Firuze filminde rol almıştım. İlk sinema filmim ve annemle galasına gittik. Bir gözüm hep annemde, gözü parlıyor mu, gülüyor mu diye sürekli ona baktım. Benimle gurur duymasını çok istiyorum. O benim kızım desin, gögsünü gererek dolaşsın istiyorum.

Sinema, dizi ya da tiyatro oyuncusu olmak gibi özel bir tercihiniz var mı?
Nasıl insanlar yaptıkları işlerinin geniş yelpazesinde bulunuyorlarsa, bu benim için de geçerli. Benim işim oyunculuk. Sinema, tiyatro, televizyon oyunculuğu ya da televizyonda bir program sunmak, canlandırmak hepsi oyunculuğa dair şeyler. Hepsini yapmak istiyorum. Sıraya koyarsam en çok sinema oyunculuğunu seviyorum. Çünkü çok büyülü bir iş, tek başına değilsin, kocaman bir ekiple çalışıyorsun. Oradaki görsel efektler olsun,
müziği olsun işin boyutunu değiştiriyor. Senin oynadığının ötesinde farklı bir şey çıkıyor. Sonra tiyatro geliyor. Orada her şey çok canlı ve gerçek, kimse sana karışamıyor. "Tamam kes tekrar alalım" denilmiyor, oyunu alıp götürüyorsun. O duygu yoğunluğu giderek değişiyor, büyüyor bunu hem sen hem seyirci yapıyor. Yanlış ya da doğru yaptığını da seyirci hissediyor. Televizyon oyunculuğunu iş olarak görüyorum. Televizyon gerekli ve tamamiyle ticari. Televizyonda sanat olmuyor. Başka bir gerçek de" televizyon olmasaydı, oyuncular para kazanamayacaklardı. Tiyatrodan para kazanılmalı ki, televizyonlara kimse muhtaç olmasın.

En son "Duru şampuan" reklamlannda oynamaya başladınız? Teklifi nasıl kabul ettiniz?
Bana bir takım teklifler geliyordu ama kabul etmiyordum. Dizinin başladığı ilk yıl karar almıştım. Röportaj yapacaktım ama televizyona çıkmayacaktım. Esma'yı, insanlara inandırmam gerekiyordu ve kendimi ön plana çıkarmayan, daha çok Esma'yı destekleyici işler yapmalıydım. Duru reklamı, Bir istanbul Masalı dizisindeki Esma karakterine çok uygundu. Esma daha sakin, daha mütevazi daha duru ya... Reklamı da konuştuk. Müziği çok yumuşak ve soft bir reklam, anlattılar. Anlatılanlar Esma karakteriyle çok örtüşüyordu, onun için kabul ettim. İnsanlar da seyrettiğinde aynı Esma gibi dediler. Ondan sonra Ahu olarak şampuan reklamında rol aldım. Bundan da memnunum. insanlar da artık Esma ve Ahu'yu birbirinden ayırmaya başladı.

Markayı biliyor muydunuz?
Duru, kullandığım ve bildigim bir markadır.

"Evyap Ailesi"ne mesajlarınız olacak mı?
Evyap ailesinden çok iyi ve sıcakkanlı insanlarla tanıştım. Yaptığın iş seveceğin bir iş olmalı, işini severek yaparsan hayatada severek bakarsın, yoksa niye yapıyoruz ki. Belli ki, onlarda işlerini severek yapıyorlar. Bu yüzden bu kadar içten ve candanlar. Böyle olmaya devam etsinler.

 
This Post has Henuz Yorum Yok Yorumla!

Yorum Gönder